İstanbul'un farklı köşe bucağında gün doğarken yola koyulup ekmek kırıntısı toplayan ve bunu tutku haline getiren bir adam var. 17 yıldır bu işi sürdüren Selahattin Yılmaz, sokaklardaki ekmek kırıntılarını toplarken bir yandan da insanlara anlamlı bir mesaj vermeyi hedefliyor. Yılmaz, hayatının bu dilimini tamamen Allah rızası için yaptığını söylüyor ve insanların bu denklemi anlayabilmesini sağlamak için büyük bir çaba gösteriyor.
17 yıl boyunca ekmek kırıntısı toplamak, sıradan bir iş gibi görünebilir. Ancak Selahattin Yılmaz için bu, yaşamının merkezinde yer alan bir tutku. Her sabah erken saatte evinden çıkan Yılmaz, güzel bir yudum kahve alıp yollarına düşmeden önce, yetim ve ihtiyaç sahiplerine bir nebze de olsa destek olabilmek amacıyla sokaklarda yaşayan kedilere, köpeklere ve kuşlara ekmek kırıntıları bırakıyor. Yılmaz, bir yandan ekmek kırıntılarını toplarken bir yandan da hayvanların da bu yolda en az insanlar kadar yaşama hakkı olduğunu anlatıyor.
"Bu sokaklar, yalnızca benim için değil, hayvanlar için de bir yaşam alanı," diyor Yılmaz. "Kırıntılar, belki insanlara önemsiz görünebilir; ama aç kalmak, tüm canlılar için büyük bir beladır. Onlar da benim gibi sıcak bir yuvaya ihtiyaç duyuyor." Yılmaz'ın bu tutumu, çevredeki insanlar tarafından takdir ediliyor. Çoğu zaman, sokakta yürüyen vatandaşlar Yılmaz’a selam verip onu tanırken, ekmek kırıntısı topladığı sırasında ona yardım eden gönüllülerle karşılaşıyor.
Yılmaz, ekmek kırıntılarının toplanmasının yanı sıra, bu eylemi bir misyon haline getirdiğini belirtiyor. "Bir gün herkesin anlayacağı bir mesaj vermek istiyorum. İnsanoğlu, birçok şeyin kıymetini bilmiyor. Çoğu insan çöpe atılan bir poğaçayı bile önemsemiyor. Oysa ki, o kırıntılar aç bir hayvan için hayat kurtarıcı olabilir," diye ekliyor. Bu düşünceden hareketle, sokaklarda yaptığı bu özverili çalışma, onu çevresinde bir sembol haline getirmiş durumda. Geçen yıllar içinde mahalle sakinleri, bu tutku ile dolu adamı tanımaya ve onun değerli çalışmaları hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya başlamıştı.
Selahattin Yılmaz, sahip olduğu değerin yalnızca kendisi ile sınırlı kalmadığını, başkalarına ilham verme konusunda da önemli bir rol oynadığını ifade ediyor. "Ben burada yalnızca ekmek kırıntısı topluyorum; ama çabam, insanları düşündürmek ve farkındalık yaratmak için," diyor. Yılmadan, 17 yıl boyunca aynı isteklilikle bu işe devam eden Yılmaz, aslında hepimize soruyor: “Biz, hayvanların ve ihtiyaç sahiplerinin yanında durmak için ne yapıyoruz?”
Onun hikayesi, aslında çok daha büyük bir anlam taşıyor. Ekmek kırıntıları toplarken, insanların küçümsediği bir eylemi, sevgiyle ve özveriyle yaparak, her günü bir tören ilan eden Yılmaz, sadece bir adam değil; aynı zamanda bir yaşam dersi veriyor. Halk arasında 'kırıntı toplayıcı' olarak anılan Yılmaz, ekmek kırıntılarından daha fazlasını topluyor: sevgiyi, merhameti ve dayanışmayı. "Bu, sadece bir iş değil; benim yaşam biçimim," diyor. Selahattin Yılmaz, ekmek kırıntıları toplarken araya giren hayvanlar ve insanlar ile birlikteliği, sağlıklı bir toplumu ve ahlaki değerleri geliştiren bir iş gerçekleştiriyor.
Sokaklar onun yaşam alanı ve ekmek kırıntıları ise onun sembolü. Selahattin Yılmaz, yalnızca hayvanları beslemiyor; aynı zamanda insanları da düşünmeye sevk ediyor. Yıllar geçse de Yılmaz'ın azmi ve özverisi, İstanbul'un sokaklarını bir umut evi haline getiriyor. Mottosu ise oldukça basit: "Hayata bir anlam katmak!" İşte bu yüzden, 17 yıldır ekmek kırıntısı toplamayı sürdüren bu adam, yalnızca bir adam değil; aslında bir yaşam öğretmeni.