Geçtiğimiz günlerde Şifa Hastanesi avlusunda gerçekleştirilen kazı çalışmaları, bölgede yaşayanların ve genel kamuoyunun büyük dikkatini çekti. Hastane yönetiminin yaptığı rutin bir altyapı çalışması sırasında, gömülü vaziyette toplamda 61 cesedin ortaya çıkması, birçok sorunun yanı sıra, insan hakları ihlalleri ve kayıplarla ilgili uzun süredir devam eden gizemleri de yeniden alevlendirdi. Olayın neden olduğu toplumda yankılar sürerken, yetkililer tarafından yapılan açıklamalar dikkatle takip ediliyor. Bu haber, hem sağlık kuruluşlarının geçmişi hem de kaybolanlarla ilgili yeni sorular yaratıyor.
Kuruluşun tarihine baktığımızda, Şifa Hastanesi’nin uzun yıllar kamu sağlığı hizmeti sunduğunu görüyoruz. Ancak yıllar içinde hastanenin geçmişi, karanlık olaylarla doldu. 1990’lardan itibaren, kaybolan kişilerle ilgili sayısız şikayet ve madde kayıpları gündeme geldi. Bunun yanında, bazı dönemlerde hastanedeki uygulamaların etik açıdan tartışmalara neden olduğu iddia edildi. Bu nedenle, avluda bulunan cesetlerin kayıplarla ilgisi olup olmadığı araştırmacılar tarafından merakla bekleniyor. Söz konusu cesetlerin kimlere ait olduğu, neden ve nasıl gömüldüğü gibi kritik sorular ise yumşak bir havada ucu açık kalmaya devam ediyor.
Olayın duyulmasının ardından, bölgede yaşayan birçok aile, kayıp yakınları ile ilgili yeniden umutlanırken, diğer yandan büyük bir endişe taşımaya başladı. Dolayısıyla, Şifa Hastanesi’nin çevresinde oluşan kalabalıkların yanı sıra, bağış toplama ve organizasyonlar için de yeniden harekete geçen grupların olduğu bilgisi edindi. Ailelerin, kayıplarının ruhlarını bulmak adına bir an önce adaletin sağlanması için mücadele etme kararlılığı gözler önüne serildi. Bu durum, Şifa Hastanesi’nin tekraren incelenmesini zorunlu hale getiriyor ve yetkililerin, olayın arka planına yönelik incelemeleri genişletmelerini talep ediyor.
Bu zamana kadarki açıklamalar ise toplumda sadece daha fazla soru işareti bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda hayvan cesetlerinin ve adli tıp süreçlerinin de sorgulanmasına neden oluyor. Hastane yönetimi, kazı çalışmalarının temiz ve şeffaf bir şekilde yapıldığını savunsa da, olayla ilgili bağımsız bir inceleme sürecinin başlatılmasının gerekliliği sıkça duyulan bir talep haline geldi. Bu arada, cesetlerin bulunma nedenleriyle ilgili tahminler de artıyor; bunlar arasında müdahale, yasadışı tıbbi uygulamalar ve diğer suç unsurları yer almakta. Herkesin merak içinde beklediği DNA testleri ise, kimlik tespiti ve hukuki süreçlerin hızlandırılması adına kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Hatırlanacağı üzere, geçmişte yaşanan bazı kayıpları araştıran gruplar, ilerleyişlerini bir adım ileri götürerek, cesetlerin bulunduğu alanda yapacakları yeni kazılar için izin talep ettiler. Bu tür taleplerin artışı ve katılımcı ailelerin aktivizmi, Şifa Hastanesi’nin tarihi geçmişine yönelik daha büyük bir farkındalık yaratma çabası olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, hem medya hem de kamuoyunun olaya gösterdiği ilgi, ileriki günlerde Şifa Hastanesi ile ilgili çok daha fazla bilgiye ulaşmamızı sağlayabilir.
Sonuç olarak, Şifa Hastanesi avlusunda bulunan 61 ceset, sadece ölülerin hikayelerini değil, aynı zamanda kayıp ailelerin acılarını ve bölgede yaşanan insan hakları ihlallerinin izlerini de ortaya çıkarıyor. Kayıp yakınlarının adalet talebi adına bu cesetlerin kimliklerinin belirlenmesi ve yaşanan sırlar ışığında yeni gelişmelerin ortaya çıkması bekleniyor. Yetkililer, bu noktada yapacakları açıklamalar ve atacakları adımlarla hem toplumun güvenini pekiştirmek hem de geçmişin karanlık dehlizlerinde kaybolmuş hikayeleri aydınlatma ihtiyacını karşılamak durumundalar.